Neden yok?
1. DURUM ANALİZİ
Türkiye, birçok tarım ürününde dünyanın en büyük üreticileri arasında yer alıyor:
• Kayısı: Dünya üretiminin yaklaşık %70’i Türkiye’de yapılmakta (özellikle Malatya).
• İncir: Dünya birincisi (Aydın başta olmak üzere).
• Üzüm (Kuru): İlk 3’te yer alıyoruz.
• Fındık: %65’lik dünya üretim payı ile lideriz.
• Zeytin & Zeytinyağı: İlk 5’teyiz, üretim bazında güçlü bir oyuncuyuz.
• Kiraz: Yine dünya lideriyiz.
Buna rağmen:
• Dünya perakende zincirlerinde Türk markalarını görmek neredeyse imkânsız.
• Tüm bu ürünler, dökme ya da başkalarının markasıyla paketlenmiş şekilde ihraç ediliyor.
• Türkiye hala “ucuz üretici” olarak konumlanıyor ve katma değerden mahrum kalıyor.
2. STRATEJİK DEĞERLENDİRME
Tarımda üretmek başlı başına başarı değildir; markalaştırmak, pazarlamak ve tüketiciye ulaştırmak gerçek başarıdır.
Türkiye bu noktada ciddi eksiklikler yaşamakta:
Mevcut Durum Sorun
Üretim
Güçlü
İşleme
Kısıtlı
Katma değer az
Markalaşma
Yok denecek kadar az
Tanınırlık eksikliği
Perakende Erişimi
Zayıf
Global raflarda
yokuz
Ambalaj/Tasarım
Zayıf ve eski
Tüketici dostu değil
Sertifikasyon/Standardizasyon
Eksik
Uluslararası güven az
İhracat Yönetimi
Toptancı odaklı
Uzun vadeli vizyon yok
3. NEDEN MARKA YOK? DERİN NEDENLER
1. Uzun Vadeli Düşünmeme: Üreticiler hızlı kazanç peşinde koşuyor, marka oluşturmak sabır ve yatırım gerektiriyor.
2. Kooperatif ve Kurumsal Yapı Eksikliği: İtalya ve İspanya gibi ülkelerde üreticiler kooperatifleşerek markalaşırken Türkiye’de üretici dağınık.
3. Yatırım ve Finansman Yetersizliği: Markalaşma için ciddi pazarlama, tasarım, reklam bütçeleri gerekir. Üreticiler bu konuda destek alamıyor veya risk almıyor.
4. Dağıtım Kanallarına Girememek: Avrupa ve Amerika’da raflara girmek için lojistik, dil, gıda yasaları, barkod sistemleri gibi konular iyi bilinmeli ve yönetilmeli.
5. Ticaret Diplomasisinin Eksikliği: Türkiye, gıda diplomasisi anlamında etkin değil. Ticaret müşavirlikleri veya ihracat birlikleri yeterince yönlendirici değil.
6. Kalite ve Güvenlik Sertifikaları: IFS, BRC gibi global perakendecilerin istediği belgeler eksik veya pahalı görülüyor.
7. Dağınık ve Tutarsız İhracat: Herkes kendi başına hareket ediyor. Ortak çatı, düşünce platformları, sektör vizyonu oluşturulamıyor.
8. Marka İnşa Sürecini Bilmemek: Marka oluşturma sadece isim ve logo değil, bütüncül bir strateji gerektirir (hikâye, ambalaj, dağıtım, sürdürülebilirlik, iletişim).
ÜRETİCİ GELİŞMEZSE SEKTÖR BÜYÜMEZ: KATMA DEĞER ŞART!
Katma değerli üretim olmadan gerçek bir kârlılık sağlanamaz. Sadece hammadde satan bir üretici her zaman en düşük fiyata mahkûmdur.
Kar yoksa yatırım da yok, gelişim de yok.
Bir üretici kazanmıyorsa, modern teknolojilere yatırım yapamaz. Paketleme, hijyen, lojistik gibi alanlarda gelişemez. Bu da ürünün dünya pazarlarında rekabet etmesini imkânsız kılar.
Eğitim ve bilinç şart!
Üreticiye sadece nasıl üretileceği değil, nasıl katma değerli üretim yapılacağı öğretilmelidir. Tarla ile market rafı arasındaki zincirin her halkasında bilgi ve bilinç yükseltilmelidir.
Katma değer, çiftçinin kaderini değiştirir.
Bir kilo fındık satmak ile, fındıklı çikolata satmak arasında 5-6 kat fark olabilir. Üretici bu zincirin içinde ne kadar yukarı çıkarsa, o kadar güçlü hale gelir.
Üreten ama kazanmayan bir üretici, geleceği inşa edemez.
Kazanmak için katma değer şart, katma değer için ise vizyon, eğitim ve destek şarttır.
4. SONUÇ VE ÖNERİLER
Türkiye artık sadece “üreten” değil, marka oluşturan ve yöneten bir ülke olmak zorunda.
Örnek: Fındık, üzüm, kayısı, incir, zeytinyağı gibi ürünlerde:
• Ortak ihracat markaları olması.
• Kooperatif+devlet destekli girişimler.
• İhracatçı birliklerinin markalaşma danışmanlığı sunması.
• Avrupa’da showroom ve demo mağazalar kurulması.
• Ürün hikâyelerinin kültürel öğelerle sunulması.
Ayrıca:
• Türkiye’nin yurt dışında etkili bir tarım-ticaret diplomasi ağı kurması.
• Üniversiteler ve özel sektör ortaklığıyla “Agrobranding Enstitüsü” gibi yapılar oluşturması.
• Dünyanın farklı ülkelerine olan Türk gıdacılar ile Ortak Akıl, Ortak Hareket edilmesi için çalışmalar.
Son Söz:
Türkiye’nin gıda üretiminde “dev” olduğu doğrudur.
Ancak küresel pazarda iz bırakmak istiyorsa, sadece üretmek değil, marka yaratmak, hikâye anlatmak ve kültürel güç üretmek zorundadır.
Bu bir tercih değil, zorunluluktur.