Ziyaret ettiğimde de o tanıdık ses yine neşeyle bana sesleniyor: “Menderes kardeşim, dergide bana da yer var mı?” Her zaman şakalaşarak sorduğu bu soruya bu kez “Artık seni dergiye yazmak şart oldu, Abdullah kardeşim,” dedim. Ve başladık sohbete...
Abdullah Akbaş, 1972 yılında Konya’nın Bozkır ilçesinde dünyaya gelmiş. Aynı yıl öğrenci olarak Berlin’e gelmiş ve burada kök salmış. Hayatını Berlin’de kurmuş, evlenmiş, beş çocuk sahibi olmuş. Tam 17 yıldır da Emir Sultan Camii’nin çay ocağını işletiyor. Sizin de tahmin edebileceğiniz gibi, onu tanımayan yok, o da tanımadığı kimse bırakmamış. Bir yandan çaylarımızı doldururken, bir yandan hatıralarını aktarıyor: “Kimler geldi, kimler geçti... Kimi hoş bir seda bıraktı, kimi de üzüntü...”
Cemiyetin şimdiki başkanı Muammer Yeşil’in de dediği gibi, Abdullah kardeşimiz cemiyetin “demirbaşı.” Camimizin fedakâr hizmetkarlarından biri, gönüllü bir emekçi. Çayların lezzeti kadar, onun samimiyeti de buradaki herkesin kalbine işlemiş.
Çaylar dolarken, bu dostluk dolu anı ölümsüzleştirmek istedim. “Abdullah kardeşim, şimdi çayları doldur da bir resim çekeyim. Ne de olsa, meşhur çaylarınla tanınıyorsun!” dedim. Abdullah Akbaş, sadece çay demleyen biri değil, burada yaşayanların hayatına dokunan, hatıralarıyla bu mekanın ruhunu yaşatan biri.